ARKURİ
  SÜRMENE YEREL DEYİMLER
 
Sürmene Yerel Terimler
|

 

 

 

Sürmene; tarihi ve coğrafi konumu itibarıyla Doğu Karadeniz’in farklı kültürel bileşenlerinin kesişme odağında ve oldukça eski bir yerleşim alanında yer alır. Tarih boyunca bu bölgede etkin olmuş olan diller ; yerli dillerin egemenlik dönemi ve resmi dillerin egemenlik dönemi olmak üzere iki farklı dönemde ele alınabilir.

Yerli dillerin egemenlik döneminde, yani antik çağın sonuna kadar geçen zamanda, bölgenin iç kesimlerinde yaşayan yerli Tzani halkının dili, günümüze kadar ulaşamamış ölü dillerden birisidir ve bu dilin yerli Güneybatı Kafkas dil grubunun arkaik bir kolu olduğu düşünülmektedir. Yine antik çağ kaynaklarında, sahil şeridinde Kolkhi adıyla tanımlanan topluluklar da yerli Doğu Karadeniz ( Güneybatı Kafkas ) kültürünün bilinen en eski unsurlarıdır. Sürmene ve çevresinde günümüze ulaşabilen bazı sözcük kalıntıları ve yer isimleri bu yerli kültürlerin izlerini günümüze kadar taşımıştır.

 

Çağlar boyunca, egemen devletlerin bölge valilikleri için bölgesel bir merkez konumunda olan Trabzon kentine yakınlığı; Sürmene’yi, Roma / Bizans ve Osmanlı dönemlerinde resmi devlet dillerinin etkinlik alanına sokmuştur. Bölgede büyük ölçüde etkin olan ilk resmi devlet dili, 6. yüzyıldan sonra, Roma / Bizans resmi dili olarak Sürmene çevresinde, özellikle Hristiyanlık vasıtasıyla etkin olmaya başladığı bilinen Rumcadır. Geç Doğu Roma İmparatorluğu döneminin resmi devlet dili olduğu için, yerli halk tarafından da bu nedenle, "Romalıların dili" anlamında "Romeika" olarak adlandırılan ve özellikle kelime dağarcığıyla eski yerli dillerin mirasını da zaman içinde kısmen bünyesine alan bu dil, bölgede Osmanlı dönemine kadar etkin olmuş, hatta daha sonra da Hristiyanlığı ve buna paralel olarak "Rum" kimliğini benimseyen toplulukların ortak dili olarak, konumunu kısmen korumaya devam etmiştir. Osmanlı dönemi ile birlikte resmi dil Osmanlıca'nın yaygınlaşması, İslam dinine geçişlerle birlikte hız kazanmış, ancak yaklaşık bin küsur yıl süren Romeika dili egemenliğinin etkisi, dörtyüz yıllık Osmanlıca egemenliği döneminde de devam etmiştir. Romeika dili, Trabzon çevresinde, iç kesimlerdeki ücra vadilerde ana dil olarak varlığını günümüze kadar taşımıştır ve bugün hala bu bölgelerde özellikle yaşlılar tarafından bilinmekte ve konuşulmaktadır.

 

Resmi dillerin egemenlik dönemlerden süzülüp, çağımıza ulaşabilen az sayıda asıl eski yerli sözcük kalıntıları ise, özellikle gelişen iletişim teknolojileri ve medya etkisi ile birlikte son yıllarda kullanımdan kalkmıştır. Bu yerli dil kalıntıları, daha çok Rumca ve Osmanlıca dillerinde karşılıkları olmadığı için günümüze ulaşabilmiş olan terimlerdir. Yörede, resmi dillerin yaklaşık binbeşyüz yıllık toplam egemenlik süresi boyunca, eski yerli dillere özgü fonetik yapının izleri ise tamamen silinememiştir. Örneğin, Sürmene ağzının orjinal formunda; “I”, “Ö”, “Ü” ünlü sesleri yoktur. Yakın zamanlara kadar, özellikle Sürmene’nin yerlisi olan yaşlı insanların, konuştukları dil ne olursa olsun bu sesleri telaffuz edemeyişleri ve ayrıca, bitki ve yer isimlerinde sıkça görülen “Diş+Dil” ağırlıklı fonemlerin zenginliği (ts, tz, dz, c, ç, z, s, ş, t, th, d) Rumca ya da Türkçe kaynaklı olmayıp, Güneybatı Kafkas dil ailesine bağlı, eski Doğu Karadeniz yerli dillerinden günümüze ulaşan fonetik izlerdir.

 

Yöreye farklı çağlarda ve dönemlerde yerleşen Rum, Ermeni ve Türkmen göçmen gruplarının da, eski yerli unsurlarla farklı köylerde farklı oranlarda bir araya gelmeleri ve bu nedenle her köyün dil özellikleri açısından farklı tonlar sergilemesi, eski yerli dil kalıntılarının izlerinin sürülmesini zorlaştırmaktadır. Bu yönde yapılacak bir araştırma çalışmasını zorlaştıran önemli etkenlerden biri de, yöre insanının bu tür incelemelere gösterdiği aşırı dirençtir. Bölgede yaşayan insanların resmî kimlikleri ile ilgili hassasiyetleri, şüpheleri ve kaygıları, onların, yerel terimlerini ve doğal aksanlarını yabancılardan gizlemek için büyük çaba sarfetmelerine neden olur. Hatta yine aynı nedenlerle, bölgede hemen her ailenin, köklerini doğrudan ya da dolaylı olarak, Orta Asya’ya veya Arabistan’a bağlayan birer soy hikayesi mevcuttur.

 

( Asırlar önce, Bizans döneminde yaşanan Rumlaşma ve Hristiyanlaşma sürecinde de, bölgenin yerli halkı arasında muhtemelen aynı türden soy ağacı hikayelerinin farklı versiyonları revaçta idi ve yine aynı ailelerin eski dedeleri de, o dönemde de Rumca isimler kullanarak ve Rumca konuşarak, ne kadar hakikî "Rum" olduklarını ve ne kadar eski Hristiyan olduklarını ispatlama çabası içindeydiler. Zira, bugün olduğu gibi, Bizans döneminde de, egemen devletle aynı dinsel kimliği ve aynı etnik kimliği benimsemek, aynı dili konuşmak ve bu sayede "1. sınıf vatandaş" muamelesi görmek; "yerli /barbar" olarak kalmakta ısrar edip, horlanmaktan ve aşağılanmaktan daha cazip bir tercihti.)

 

Yöredeki bu tür yerleşik kimlik kaygılarından kısmen uzak kalan ve yaşamlarını büyük kentlerde sürdürmekte olan birkaç yaşlı kadından, 1980’li yıllarda elde edilebilen sınırlı veriler, bir sözcük listesi olarak ilişikte sunulmaktadır. Bu liste, herhangi bir alan çalışmasının ürünü olmayıp, büyük ölçüde bu yaşlıların kendi aralarındaki konuşmalarından rastgele tespit edilebilmiş sözcüklerden oluşmaktadır. Bu yaşlılar, Sürmene sahil kesiminde Romeika dili konuşulmayan köylere mensupturlar. Elde edilen bu sözcük örneklerinin bir kısmı Yunanca, Ermenice, Farsça ve Türkmence orjinli gibi görünmektedir. Kökeni kesin olarak belirlenemeyen diğer kısmı ise, muhtemelen yerli Tzani, Kolkhi kökenli arkaik sözcüklerden oluşmaktadır.

 

Sürmene Eski Halk Dilinden Sözcük Örnekleri:

Abat İhya.

Abufay Yemek artığı.

Ağam Yeni, gıcır gıcır.

Ahbin Hayvan dışkısı, gübre

Ander Lanetli, uğursuz.

Angona Kör yılan.

Arakhana Örümcek

Arkuri Dik açı ile dönüş

Azdeha Canavar.

Badis Fasulye

Badila Küçük el sepeti.

Badul Topak

Banti Hayvan yemleme yeri.

Bardi Çakal

Bet Çirkin

Bolaki Keşke olsa.

Bubuk Tomurcuk

Cago Çakı

Cağ Şiş, tel çubuk

Cakhana Yengeç

Cakhavel Çalı süpürgesi.

Caleps Fındık ayıklama.

Carcel İnce dallarla örülmüş erzak rafı.

Celahanet Yonga parçası.

Ciba Göbek

Cidos Ateşi canlandırmak

Ciniya Kıvılcım.

Corma Bataklık

Cubuş Meyvenin çöpü

Cuhnis Yanık

Çapula Çarık

Çeli Mısır bitkisinin gövde kısmı.

Çino Martı

Çor Zıkkım

Çuraneya Akasya ağacı.

Deşurmek Meyve toplamak

Direni Tavan arası

Dirgen Tırmık

Dzia Kıvılcım

Dzidzil Solucan

Dzirambola Ateş böceği

Egeme Çile, zorluk

Evza Kibrit

Feli Bir kabak yemeği.

Fidruga Fındığın en körpe filizi.

Funç Çimenli toprak parçası

Fuska Böğürtlen

Fuşki Dışkı

Gaban Yamaç, eğimli arazi.

Gambat Karın boşluğu

Gandzi Kabuklu yemiş içi / İnce dilim.

Ganzilis Fındık hasadından sonra, kalan taneleri arama.

Gaybana Lanet olası

Gayde Ezgi, nağme.

Gendume Buğday

Godila Ense açıklığı

Goği Sapa, kenar

Gokle Salyangoz

Golişefra Kertenkele

Gorç Tahta oturak.

Gorgom Toplanmış, kümelenmiş.

Gorop Avcı kulübesi, gözetleme yeri

Gorbagor Kötü ruhlu ihtiyar

Gordil Düğüm

Gorgot Ögütülmüş mısır.

Gubaleç Kara kabak.

Gufica El sepeti

Gugu Baykuş

Gugul Tepe

Gugulli Tepeleme, silme dolu.

Gugula Başlık

Guguva/ga Mantar

Gurgandzel Fesatlık, içten pazarlık.

Guvitça El sepeti.

Haçan Madem

Haçapur Bir ekmek türü

Halapot Kargaşa

Hapsikol Hamsili ekmek

Hartama Ahşap kiremit

He Evet

Herek Sırık

Hinik Sümük.

Hocer Lazımlık

Hohol Toz parçası

Hoholli Hamsili bir yemek.

Homi Çıngırak

Horhon Birbirine sarılmış, birbirine dolanmış.

Horom Toplu dans.

Holiya Karalahana yemeği

Hov Ateş, hararet.

Hunç Ezilmiş, un ufak olmuş.

Hutuş Mısır koçanının kabuğu

İfteri Eğrelti otu.

İpta İlk önce, öncelikle.

İsparla Önlük

İstemli Büyük güğüm

İzlam Mahçubiyet

Kafeka Küçük güğüm

Kaful Ocak, küçük ağaç grubu.

Kalamit Ayıklama (fındık için)

Kamaris Gelinin özel merasim duruşu.

Katma İp, bağ.

Kavara Osuruk

Kavi Sıkı, sağlam.

Kavli Bahse girmek.

Kavran Ahşap fıçı

Kerenti Tırpan

Kertel İneklerin yal kabı.

Khacaban Gereksiz döküntüler.

Khalaz Dolu yağışı

Khalt Bayburtlular ve Erzurumlular.

Khamuhta Çilek.

Khapsi Hamsi

Khayat Kiler

Khohor Baykuş

Khon Kül.

Khondoroça Kirpi.

Khonobir Sıcak kül.

Khovit Bir cins kaya balığı.

Kiulur Bezelye

Kogizo Boğmaca hastalığı.

Kopça Düğme

Koti Lahananın sap kısmı.

Kovor Dışkı

Kudal Ahşap el mikseri

Kugar Ucu eğri çubuk / Meyve toplama çubuğu.

Kumuş Kestanenin kabuk kısmı.

Kundzi Kendir sapının iç kısmı.

Kutun Mısır koçanı

Kutça Organik çıkıntı.

Kuyuks Nara, çığlık

Labar Çamur

Lalak Sersem, aptal.

Laus Mısır bitkisi.

Lazut Mısır bitkisi.

Lengur Uzun boylu, yüksek.

Leuse Faydasız pişmanlık

Liksia Sümük, sümüksü.

Lilak Bir çeşit kuş tuzağı

Limas Kar erimesi, kar suyu.

Lobia Fasulye

Luura Koku

Malağma Su ile sürüklenen döküntüler.

Malaks Bulaşmak, bulaştırmak.

Malez Bir Kabak yemeği

Maniman Hemen gel!

Marak Ilık

Mares Solmak, pörsümek

Merek Otluk.

Mindzi Peynir türü

Moçot Beceriksiz, sakar.

Momol Böcek / Kurtçuk.

Mor Yayla böğürtleni.

Mucurum Sakat.

Mukh Çivi

Mundzur Ağız, surat.

Nene Anne

Oflan Mutfak dolabı.

Oğuz Gün görmemiş, görgüsüz/ Güneş görmeyen yer.

Otiş Ses, gürültü.

Ovarmak Tamir etmek

Paçariş Engel, zorluk

Parkhar Rüzgar

Paska Serander

Pekke Misafir sediri.

Peşko Soba

Pendici Fare

Pisik Kedi

Roge Mısır Koçanı

Sebi Çocuk

Seme Sersem

Seysana Çeyiz sandığı.

Soğun Bari, hiç olmazsa

Şafles Salya

Şaftanis Yüzüne gözüne bulaştırmak.

Şalak Hıyarın olgulaşmış hali.

Şoromil Küçük el değirmeni.

Şula Pasaklı.

Termaş Lanet olası

Tike Bir parça.

Trangela Hırsız.

Vol Toprak parçası

Yamsi Taklit.

Yangaz Haylaz, yaramaz.

Yenlik Hafif

Vigaye Muhafaza

Zağar Köpek

Zanga Kapı kiliti.

Zati Zaten

Zaytoz Örümcek

Zipka Şalvar

Zirza Kapı menteşesi.

Zuzula Lahana filizi.





Konunun Devamı »
 

 
Sürmene Tarihi
|

 

 

 

Sürmene’nin tarihini Doğu Karadeniz Bölgesinin genel tarihi içinde ve onunla bir bütün olarak ele almalıyız. Karadeniz kıyısı boyunca sahile paralel olarak uzanan dağlar doğuya doğru gidildikçe sahile daha dik olarak iner.Sahilde yerleşimi mümkün kılacak düz alanlar yok denecek kadar az, bol yağmur nedeniyle dağlar orman ve sık bitki örtüsü ile kaplıdır.Vadilerde oluşan dereler sahilden iç kesime ulaşım için doğal bir geçiş yolları oluşturmaktadır.

 

Bölge kültürünün, batı dünyası ile ilk tanışmasına dair efsaneler,genç bronz çağı dönemine atfedilen ve mitolojik Yunan kahramanlarının yolculuklarını anlatan öykülerdir.Eski Yunan mitolojisinde önemli bir yer tutan bu öykülerde Doğu Karadeniz sahilleri ‘KOLCHİS’,burada yaşayan insanlarda ‘KOLCHİ’ adıyla anılır.Eski Yunan denizcilerinin bu yolculukları zamanla ticari faaliyetlere dönüşerek bölge sahillerinde Pazar yerlerinin kurulmasına yol açtı.

MÖ.500 yıllarında bu Pazar yerleri kolonici tüccarlara ait iskelelere dönüşmesi ile Xenophon tarafından yazılan Anabasis adlı eserde Doğu Karadeniz bölgesinde TRAPEZOS isimli ilk yunan kolonisinden bahsedilmektedir.

 

 

Daha sonraki çağlara ait tarihsel kayıtlarda Tzani adıyla anılan Doğu Karadeniz dağlı yerlileri ile karşılaşan Yunanlılar bunlarla dost olarak sahillere ulaşmayı başarmalarına rağmen daha sahilde yaşayan Kolşi’lerle pek dost olamamışlardır. MÖ. 335 yılında kendi parasını basan yunan kolonisi Trapezos uzunca bir süre serbest bir ticaret bölgesi olarak bölgenin yerli halkıyla batı dünyası arasındaki köprü olmuştur.

MÖ. 114 yılında Anadolu’da Romalılarla egemenlik mücadelesine giren İran menşeli Mithridat VI Trapezos ve çevresini hakimiyeti altına alır.Fakat bir sonraki yüzyılda egemenlik tekrar Romalılara geçer. Fakat bu egemenlik değişmelerinden bölgenin yerli halkı etkilenmediği sonraki asırlardaki kayıtlardan anlaşılmaktadır.

 

MS.I yüzyıla ait bir haritadan geliştirildiği düşünülen Tabula Peutingeriana isimli bir Roma yol kılavuzu,muhtemelen günümüzdeki ile ilişkili gibi görünen yerleşime dair en eski bilgiyi içermektedir. Bu belgede geçen HYSSİLİME adının bugünkü Sürmene olduğu söylenebilir. Bu belgeye göre Trapezunte’den sonra Hyssilime daha sonra da Opiunte gelmektedir ve Hyssilime; sahilde Trapezunte ile Opiunte arasında bir Roma askeri istasyonu olarak görülmektedir.

Kastelli Konağı

 

MS.550 yıllarının başında gemiyle Traapezus’dan doğuya seyahat eden Prokopius, ‘Trapezunt bölgesinden SUSURMENA köyüne ve Rize denilen yere varılır…..’bilgisini seyahatnamesine ekler.Prokopius, TZANİKA memleketi olarak adlandırdığı bölgenin yüksek kesimlerine yaptığı gezilerde seyahat namesinde anlatmıştır. Trabzon çevresinin dağlık kesimine ve yerli halkına dair oldukça sağlam bilgiler içeren bu notlara göre asırlar önce Xenophon’nun izlediği güzergahi kullanarak Bayburt tarafından bugünkü Soğanlı dağlarını aşan Prokopius Sürmene ve Of yaylalarının bulunduğu yerleri gecerek Trapezus’a ulaşmıştır.Bu yolculuğu sırasında bugünkü Sürmene, Of yaylaları ile ilgili gözlemleri ve orada karşılaştığı dağlı yerlilerin yaşam biçimleri ile ilgili aktardığı bilgiler bölgenin bugünkü kültürel dokusunun kökleri ile ilgili önemli ipuçları vermektedir. Bu tarihlerden sonra Doğu Karadeniz bölgesi genellikle Bizanslıların hakimiyeti altında olmasına rağmen zaman zaman İranlılar, Avarlar arasında hakimiyetler değişmiştir. İslamiyet’in ortaya çıkması ile güçlenen Araplarla Bizanslılar arasında savaşlar devam etmiş ve 715 yılında Müslüman Arapların Anadolu’ya yaptıkları seferde Trbzon’uda kısa bir süre hakimiyetleri altına almışlardır. Araplarla Bizanslıların mücadelesi X. Yüzyıl sonuna kadar devam etmektedir. Bu tarihten sonra Anadolu’ya Türk akınları başlamıştır. Malazgirt savaşı ile Anadolu’ya giren Türkler Anadolu’da bazı bölgelerde hakimiyet alanları oluşturmaya başladı. Malazgirt savaşı ile Bizans içinde başlayan karışıklıklar sonucu Gürcistan kraliçesi Thamar’ın yardımıyla Trabzon’da Trabzon Rum İmparatorluğu Kommenos hanedanı tarafından kurulur (1204 1222).Bu tarihten sonra Trabzon yöresi ve Karadeniz bölgesi bir çok Türk boylarının akınına uğramış bazen hakimiyet sağlanmış bazen savaşlar kaybedilmiştir.

Trabzon’un Türkler tarafından kesin alınışı 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından gerçekleştirilir.

 

Sürmene kelimesine ‘Sürmene’ olarak ulaşılabilen en eski kaynak 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethinden sonra idari bölümde bir nahiye ismi olarak gösterilmiştir. Humurgan ismi ise 1583 yılında Trabzon Sancağı Mufassal Tapu Tahrir defterinde Zaruha (Soğuksu,Orta, Çamlıca,Çarşı mahalleleri) köyünün bir mahallesi olarak gösterilmektedir.1832-1834 yıllarında yaşanan Tuzcuoğlu isyanlarından sonra yanarak tahrip edilen Sürmene çarşısı (Halanik şimdiki Zeytinli mahallesi) dağıtılarak Manahos deresi vadisindeki köyler için bu vadinin ağzındaki Humurgan köyünde haftanın bir günü pazar kurulmaya başlandı.

 

Tuzcuoğlu isyanından sonra 1854 yılında yayınlanan vilayet nizamnamesine göre;Sürmene bir nahiye ve bu nahiyeye bağlı 69 köy olarak yeniden teşkilatlandırılmış 1870-1871 tarihine kadar nahiye olarak Of kazasına bağlı olan Sürmene 1871-1872 ‘den itibaren merkez kaza olan Trabzon’a bağlanmış 1873 yılında ise kaza olmuştur. 1876 yılında belediye açılarak faaliyete geçmiştir.1903-04-05 tarihlerinde yayınlanan Trabzon salnamelerinde bütün kazada 26.930 ev,29 han,390 dükkan 340 mağaza, 163 değirmen ve büyük küçük 318 fırının bulunduğu yazılmaktadır.

 

Hükümet konağı Trabzon salnamelerine göre Araklı konak önünde bulunuyordu ve yaz mevsiminde Sürmene’ye (Gölansa’ya;şimdiki devlet hastanesi civarına) taşınırdı.Bu taşınma işlemi kaymakamlık, nüfus,ve tapu daireleri için söz konusu idi. Daha sonra kurulan Askerlik şubesi, telgrafhane, ve belediye çarş’i kebirde kurulduğu için bunların taşıması söz konusu değildi.Bu durum 1914 yılına kadar devam etti.1915 yılında I.dünya savaşı nedeniyle ilan edilen seferberlik esnasında resmi dairelerin dağınıklığı sorun yarattığı için bugünkü hükümet konağının bulunduğu arsada kırmızı tuğlalarla tek katlı bir bina yapılarak buraya taşınmıştır. Bu bina 1916’daki Rus işgalinden önce evrakları Ordu’ya nakledilerek askeriye için fasulye deposu yapılmış daha sonrada yakılarak Rusların binayı kullanması engellenmiştir.

 

Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında yine aynı yerde Arap kaymakam diye tanınan kaymakam Saadettin Goloğlu tarafından hükümet binası inşa edilmiştir.

 

Sürmene ilçesi; 40 derece 55 dakika enlem, 40 derece 05 dakika boylam koordinatlarında ,Trabzon ilinin 36 km. doğusunda Trabzon_Rize karayolu üzerinde ve doğusunda Of, batısında Araklı, ilçeleri,kuzeyinde Karadeniz ve güneyinde Köprübaşı ilçesi ve Gümüşhane ili ile komşudur.ilçenin yüzölçümü 473 kilometrekare iken Köprübaşı beldesinin ilçe olarak Sürmene’den ayrılması üzerine yüzölçümü yaklaşık olarak 312 kilometrekare kalmıştır.

 

İlçe nüfusu 2000 yılında yapılan sayımda 37.044 olarak tesbit edilmiş olup belediye dahilinde yaşayan nüfus ise 17.029 olarak belirtilmiştir. Bu nüfus sayıları yaz ve kış aylarında oldukca fazla miktarda değişkenlik göstermekte olup yazın bu nüfusun 60-70.000 civarına çıktığı tahmin edilmektedir.

 

İlçemiz gerek konumu gerekse sosyal yapısının diğer ilçelerden farklı olması dolayısı ile bir cazibe merkezi durumundadır. Belediyemizin yapmış olduğu alt yapı çalışmaları %95 bitmiş durumdadır ve buna bağlı olarak gerçekleştirilen üst yapı çalışmaları (cadde, tretuar düzenlemeleri, sanat yapılar) çevre belediyeler ve gezmeye gelen misafirlerimizden büyük takdir almaktadır.

 

 

 

Konunun Devamı »
 

 
Sürmene Coğrafyası
|

Sürmene dünya üzerinde kuzey yarım kürenin doğu yarısında, dünyanın kuzeydoğusunda bulunan Anadolu yarımadasının Karadeniz bölgesinin doğu Karadeniz bölümünde 40° 07´ doğu boylamı ve 40° 52´ kıuzey enlemi üzerinde yer alır. Doğusunda Of , batısında Araklı, güneyinde Köprübaşı ve Gümüşhane ili, güneydoğusunda Dernekpazarı, kuzeyinde Karadeniz bulunur. Sürmene’nin yüzölçümü 226 km²’dir. Sürmene’nin genel nüfusu 42 256’dır. Sürmene mülki idari yönetim bakımından Trabzon iline bağlı olup ilçe düzeyindedir (Harita-1, Resim-1).

2-Sürmene’nin Jeolojik Özellikleri

Sürmene Doğu Karadeniz kıyı kuşağında yer alır. İçinde bulunduğu Doğu Karadeniz arazisi genel olarak 3. zaman (Tersiyer) arazisidir. Tersiyerde bu sahada yer alan Tetis denizinin (jeosenklinal) tabanında biriken tortul malzemeler, bu zamanda yaşanan Alp orojenik hareketleri etkisiyle kıvrılarak su yüzeyine çıkmışlar ve bu araziyi oluşturmuşlar. Saha genel olarak bu zaman ve şekilde oluşmakla beraber sahada 1. zamana (Paleozoik) ait metamorfik kayaçlar, özellikle de mikaşişt, kuvarsit, granit-şişt vardır. Ancak arazide 3. zamana ait kayaçlar egemen durumdadır. Akarsuların denize döküldükleri yerlerde ise 4. zamana (Kuaterner)ait kayaçlar görülür. Sürmene’nin ilçe yerleşiminin kurulduğu sahada, Ormanseven beldesi ve çevresinde, Küçükdere havzasının orta kesiminin aşağısında Kızılkaya jeolojik formasyonu yer alır ve riyodasit, dasit ve proklastikleri formasyonun kayaç türünü oluşturur. Balıklı yerleşimi, Çamburnu yerleşimi, Küçükdere yerleşimi, güneyköy yerleşimi ve Oylum beldesi yerleşimi çevrelerinde Çağlayan jeolojik formasyonu görülür ve bazalt, andezit ve proklastikleri ile çamurtaşı, kumtaşı ve tüfit kayaç grupları formasyonu oluşturur. Aşağı Çavuşlu köy yerleşimi ve çevre sahalarda Kabaköy jeolojik formasyonu bulunur. Formasyonun kayaç yapısını andezit, bazalt ve proklastikleri ile kumtaşı, kumlu kireçtaşı ve tüf oluşturur. Yukarı Çavuşlu köy yerleşmesi ve çevresinde Bakırköy jeolojik formasyonu görülür. Formasyonu kumtaşı, killi kireçtaşı, marn, şeyl ve tüf kayaçları meydana getirmektedir. Küçükdere akarsuyunun aşağı kısmında ve denize döküldüğü yer ile çevre sahalarda 4. zamana ait taraçalar bulunur. Bu taraçalar bu zamanda yaşanan buzullaşmaya bağlı Karadeniz’in su seviyesinde yaşanan seviye alçalma ve yükselmeleri ile meydana gelmişlerdir. Taraçaların kayaç yapısını konglomera, kum ve kil oluşturur (Harita-2).

3-Sürmene’nin Jeomorfolojik Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Doğu Karadeniz bölümü Türkiye’nin en yüksek ve en engebeli sahalarından biridir. Bölümün çok büyük bir kısmını Doğu Karadeniz dağları adı verilen dağlık ve engebeli sahalar oluşturur. Bu sahanın dağlık, engebeli, yüksek ve fazla eğimli olmasında 3. zamanda bu dağlık sahanın oluşmasını sağlayan Alp orojenik hareketleri ve onun sonrasında yaşanan orojenik ve epirojenik hareketlerin çok büyük etkisi vardır. Sürmene bu dağlık sahanın Karadeniz ile birleştiği kıyı kuşağında yer alır. Sürmene merkez yerleşiminin denizden yüksekliği 5-6 m kadardır. Genel olarak Karadeniz kıyıları, özel olarak da Sürmene ve çevre kıyıları boyuna kıyı tipine sahiptir. Bunda hemen arka sahada denize paralel olark uzanan Doğu Karadeniz dağlık kütlesi etkilidir. Kıyıda girinti ve çıkıntı çok azdır. Çıkıntılar güneydeki dağların etek uzantıları, girintiler ise akarsu ağızlarıdır. Kıyıda en önemli çıkıntı ilçe merkezinin 500 m batısındaki Karacehennem mevkiidir. Ancak bu çıkıntı alanı beşeri müdahalelerle yapılan sahil dolgu çalışmaları nedeniyle günümüzde ortadan kalkmıştır. Denizin karaya girinti yaptığı en önemli yerler ise ilçe merkezinin hemen batı sındaki Köprübaşı deresi ağzı ve ilçenin Araklı ile batı sınırının bir kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyunun denize döküldüğü geniş kesimdir. Kıyıda kıyı ovası yoktur. Bunda şelf alanının darlığı ve akarsuların geniş alanlı birikim yapacak kadar aşınım malzemesi taşımaması etkilidir. Çünkü akarsuların boyu kısadır. Ancak Köprübaşı ve Küçükdere akarsularının denize döküldükleri yerlerde kuaterner yaşlı küçük alanlı alüvyal depolar bulunur. İlçe merkezinin bulunduğu saha beşeri müdahalelerle oluşturulmuş dolgu sahasıdır. Bu sahanın hemen arkasından itibaren dağların etekleri başlar ve yükselti de buna bağlı olarak kademeli bir şekilde kuzeyden güneye doğru artar. Yükselti ilçe sınırları içinde ve Gümüşhane ili sınırı yakınında bulun Madur Tepesi (2742 m) ve güneye devamında Soğanlı Dağları (3193 m) ile en yüksek değere ulaşır. İlçe merkezi içinde en önemli yükselti 865 m ile Zarha Tepesi’nin (İstalya) Atmaca Düzü denilen yeri ve güneydeki Koçalak dağıdır. Kıyıdan iç kesimlere doğru dağlık, tepelik alanlarla bunları derince yarmış olan akarsuların vadileri görülür. Akarsu vadileri arasındaki sırtlar en önemli yüzey şekillerini oluşturur. İlçenin Araklı ile batı sınırının bir kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyu ile ilçe merkezinin hemen batı yanında denize dökülen Köprübaşı deresi vadileri arasında bulunan ve iç kesimlerde Sürmene ile Köprübaşının sınırını oluşturan bu sırtlar önemli yüksek sahalardır. Bunlar kuzeyden güneye doğru artan yükseltileri ile sıra halinde Yeniyol Tepesi, Zernova, Ayluka, Mercan ve Kangel tepeleri ile Harman Kayaları diye bilinen sahalardır. Ayrıca Küçükdere havzasında ve ilçenin batısında bulunan ve Gelin Taşları denilen saha da önemli yüksek yerlerdendir. İlçenin doğu tarafında yer alan Balıklı ve Çamburnu kıyılarında dağlar hemen kıyıdan başlar ve kısa mesafelerde önemli yükseltilere ulaşırlar (Harita-3).

4- Sürmene’de Kütle Hareketleri ve Sel Olayları
Sürmene heyelan ve sel olaylarının Türkiye’de en çok yaşandığı Doğu Karadeniz Bölümünde yer alır. Bu bölgede sel ve heyelan olaylarının sık bir şekilde yaşanmasında bölgenin sahip olduğu iklim, toprak, bitki örtüsü ve jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri önemli etkiye sahiptir. Sahada heyelan ve sel olaylarının ilkbahar sonları ve yaz başları ile sonbahar dçnemlerinde meydana gelmesi bu olaylar üzerinde iklimin çok önemli etkileri olduğunu göstermektedir. Çünkü ilkbahar sonları ve yaz başları sıcaklıkların artmasıyla kar erimelerinin hızlandığı ve kış aylarında bu sahalarda başlayan cephe hareketlerinin ve yağışlarının devam ettiği dönemdir. Sonbahar mevsimi ise bu sahada yağışların en fazla düştüğü dönemdir. Halk arasında bu yağışlara “Güz Yağmuırları” adı verilir. Bu bölge topraklarının ince unsurlu (kil, mil gibi) malzemelerden oluşmuş olması sahada heyelanların yaşanmasında etkilidir. Bu tür toprakların gözenek boyutları küçüktür. Ayrıca bu tür topraklar bünyelerinde su tutabilmektedir. Toprak yağış ve kar erimesi nedeniyle bünyesine su alarak suya doygun hale gelir. Su alarak şişen toprak taneleri zaten küçük boyutlu olan gözenekleri kapatır ve yeraltına su sızmasını önleyerek suyun yüzeysel akış yapmasına neden olur. Yağışların devamında suya doygun olan zemin fazla suyu bünyesinde tutamayarak kendi ağırlığı ve yer çekimi etkisiyle eğim aşağı kayma hareketiyle heyelan yaşanmasına neden olur. Heyelan oluşumunda sahanın yüksek değerde eğime sahip olması da etkilidir. Fazla eğimli arazilerde yer çekiminin de etkisiyle toprak kütleleri daha rahat ve hızlı bir şekilde kayma hareketi yapabilmektedir. Heyelan sahalarında uzun ve geniş köklü bitkilerin olmaması toprak kütlelerinin daha rahat hareket etmesine neden olmaktadır. Heyelan sahalarının çay bahçeleri ve çayırlık gibi araziler olması bunun kanıtıdır. Araziyi oluşturan kayaç tabakalarının eğime paralel bir şekilde uzanması heyelanı artırıcı bir özelliktir. Ancak tabakaların eğime dik bir şekilde uzanması kütlelerin hareketini zorlaştırır ve heyelan olasılığını azaltır. Ayrıca araziyi oluşturan unsurların denge açılarının herhangi bir nedenle aşılması durumlarında heyelanlar meydana gelebilir. Bu nedenlerden bir tanesi karayolu yapımında dirençli kayalardan oluşan sahalarda kayaları parçalamada patlayıcı madde kullanılmasıdır. Patlama sonucunda arazide meydana gelen sarsıntı ile arazinin dengesi bozulmakta ve kaymalar yaşanmaktadır. Nitekim Küçükdere havzasında Küçükdere nahiyesi yerleşiminin hemen yukarısında (güney) yol genişleme çalışmalarında dinamit patlayıcısı kullanıldığı için arazinin dengesi bozulmuş ve sahada kaymalar görülmüştür.Tabii bunda sahanın tabakalarının uzanış doğrultusu ve sahip olduğu eğiminde önemli etkileri vardır. Aşırı ve sürekli yağışların etkili olduğu zamanlarda dar olan dere yatakları fazla suyu içinde barındıramamaktadır ve fazla su yataktan taşmaktadır. Bu şekilde oluşan sel-taşkın olaylarıyla çevre alçak yerler ve yerleşimler su baskınlarına maruz kalmakta ve zarar görmektedir. Nitekim 1 temmuz 2006 tarihinde Sürmene ve çevre sahalarda etkili olan sağanak yağışlar sonucunda Sürmene’de Zarha deresinin taşmasıyla Zarha mevkii sel sularının altında kalıp zarar görmüştür. Bölgede 5-7 Temmuz 1929 tarihinde 40 saat süre ile yağan yağmurlar Of, Sürmene ve Çaykara’da sellere neden olmuştur. Bu sel sonucunda 146 kişi hayatını kaybetmiştir. Hafızalarda halen canlılığını koruyan 1998-Beşköy heyelanı-seli bölgede yaşanan büyük afetlerden biridir. Bu sel sonucunda 47 kişi yaşamını kaybetti.

5-Sürmene’nin İklim Özellikleri
Sürmene’nin bulunduğu saha Karadeniz ikliminin etkili olduğu Doğu Karadeniz bölümüdür. Karadeniz iklimi genel olarak bol yağışlı, ılıman bir iklim karakterine sahiptir. Bütün mevsimlerde etkili olduğu sahaya yağış düşer. Ancak en fazla yağış Sonbahar mevsiminde düşer. Yıllık ve günlük sıcaklık farkları çok azdır. Sürmene’de meteoroloji istasyonu bulunmadığından iklim değerleri için kesin rakamlar belirtilemez. Ancak bazı durumlardan yararlanmak suretiyle iklim değerleri için yaklaşık rakamlar belirtilebilir. Sürmene’de çay, fındık ve turunçgil tarımı yapılmaktadır. Bu bitkilerin iklim istekleri şu şekildedir: Çay tarımı yapılan sahalarda aylık ortalama sıcaklık 20-30° C arasında olmalıdır. Bu bölgelerde düşük sıcaklık 5° C’ın üstünde olmalıdır. Çay tarımı için yıllık yağışın asgari 1500-1600 mm civarında ve mevsimlere dengeli dağılması gerekmektedir. Yine çay bitkisi bağıl nemi yüksek havayı sever. Fındık tarımı için yıllık ortalama sıcaklığın 13-16° C arasında olması gerekir. Fındık için en düşük sıcaklığın -5° C’nin altına düşmemesi, en yüksek sıcaklığın ise 37° C’nin üstüne çıkmaması gerekmektedir. Yıllık yağış miktarının 800 mm’nin üzerinde olması ve mevsimlere dengeli dağılması gerekir. Olgunlaşma devresi olan Haziran-Temmuz döneminde bağıl nemin %60’ın altına düşmemesi gerekir. Turunçgil tarımında ağaçların büyüyebilmesi için sıcaklığın 13° C ve civarında, yağışın 1200 mm civarında olması gereklidir. Bunlarla beraber Sürmene Trabzon-Rize arasında en fazla yağış alan Of ile yaklaşık aynı coğrafi konum ve arazi özelliklerine sahiptir. Belirttiğimiz bu hususların ışığı altında Sürmene’nin iklim değerleri için yaklaşık olarak şu rakamları verebiliriz: Sürmene’de ortalama yıllık yağış 1250-1350 mm arasındadır. Bu toplam yağışın %35’e yakın bir kısmı sonbahar mevsiminde düşmektedir. Bu sahada görülen yağışlar Doğu Karadeniz dağlarının varlığı ve coğrafi durumları nedeniyle orografik (yamaç) kökenli yağışlardır. Kaynağını Karadeniz’den alan nemli hava kütleleri Doğu Karadeniz dağlarının kuzey yamaçları boyunca yükselirler. Bu yükselen nemli hava kütleleri yükselmenin etkisiyle ısı kaybeder ve soğumaya uğrarlar. Soğuma ile yoğunlaşma meydana gelir. Belirli bir yükseltiye ulaşılınca hava kütlesi içindeki yoğunlaşmış nemi taşıyamaz ve yağış olarak bırakır. Bu yağış çoğu zaman yağmur, kışın Ocak-Mart arası dönemde ise kar şeklindedir. Sürmene’de yıllık ortalama sıcaklık 14-15° C civarında seyreder. Yazın ortalama sıcaklık 21-23° C, kışın ise 9-10° C dolaylarındadır. Sürmene’de nem denizin de etkisiyle epey yüksektir. Yazın % 65-70 civarındadır. Kışın yaza göre biraz daha düşüktür. İlkbahar aylarında iç bölgelerdeki hava kütleleri kıyı dağlarının güney yamaçlarını aşıp kuzey yamaçlar boyu alçaldıklarında fön rüzgarı oluştururlar ve havada kısa süreli ısı artışına sebeb olurlar. Bu anlık ısı artışı tarım bitkilerinde bazı zamanlarda meyve verme hazırlıklarını başlatır. Ancak hemen arkasından yaşanan don olayı bitkilere büyük zarar verir. Nitekim 2004 yılı ilkbaharında fön etkisiyle fındık bitkileri ürün verme hazırlıklarına başladı. Hemen arkasından meydana gelen don olayı ile fındıklar yandı ve halk büyük zarar gördü. Sürmene’de rüzgar daha çok kuzeybatı ve kıble yönlerinden eser. Kuzeybatıdan esen rüzgarlar ile denizde dalga yüksekliği zaman zaman 1.5-2 m’yi bulur. Sürmene ülkemizin en çok yağış alan bölümünde bulunduğundan burada yılın 2/3’lük kısmında hava kapalıdır.

6-Sürmene’nin Hidrografik Özellikleri
Sürmene akarsuları havza olarak Karadeniz açık havzası içinde yer alırlar. Bu akarsular kaynaklarını Doğu Karadeniz dağlarının yüksek sahalarındaki gözelerden, kurunlardan, yeraltından çıkan kaynaklardan alırlar. Diğer beslenme kaynakları ilkbahar ve yaz başlarındaki kar erimeleri ve sahaya düşen yağışlardır.Genel olarak Doğu Karadeniz akarsuları, özel olarak da Sürmene içindeki akarsular kısa boylu, hızlı ve doğrusal akışa sahiptir. Bunda Doğu Karadeniz dağlarının hem kıyıya paralel uzanmaları, hem de hemen kıyı çizgisinden yükselmeleri ve kısa mesafede yükselti olarak yüksek değerlere ulaşmış olmaları etkilidir. Ana akarsular doğrusal uzanış gösterirken onlara bağlanan ve onları besleyen yan kollar ana kolla balık kılçığı gibi dar açılı biçimde birleşirler. Sürmene’de akım ve uzunluk bakımından iki önemli akarsu bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ilçe merkezinin hemen batı yanından denize dökülen Manahoz Deresidir. Manahoz Deresi güneydeki dağlık sahadan, Yeni Yayla ve Gezge kurunlarından doğar. Madur Tepesinin eteklerinden çıkan ve en bol suya sahip olan kolu kapar. Hazmaağa yaylasından doğan ikinci kolla Arpalı köyünde birleşerek kuzeye doğru akmaya devam eder. Doğuda Sultan Murat yamaçlarından akan Vartan deresi ile batıdan akan Vizara deresi (Coşk deresi), Egşeho deresi, Çifteköprü deresi ve Ormanseven deresini alarak Sürmene ilçe merkezinin hemen batı yanından denize dökülür. Manahoz deresinin vadisinin enine profili kıyıdan Muratlı köyü aşağılarına kadar geniş tabanlı vadi tipindedir (Şekil-1/D).Akarsuyun dağlık sahalardan aşındırıp getirdiği alüvyonları eğimin azalması ve dolayısıyla taşıma gücünün düşmesi nedeniyle belirtilen saha içinde biriktirir. Burası alüvyonla kaplı bir saha olduğundan verimli topraklara sahiptir.

Akarsuyun denize döküldüğü yerin batı yanındaki Kuaterner yaşlı alüvyal sahada Sürmenenin en çarpık yerleşimine sahip olan Kavaklık yerleşimi bulunur. Bu alan dere yatağı ile aynı seviyede olduğundan ani sağanak yağışların dereyi taşırmasıyla zaman zaman su baskınlarına uğrar. Dere yatağının doğu tarafında Sürmene organize sanayi kuruluşları yer alır. Akarsuyun Muratlı köyü ve Köprübaşı merkezinden itibaren vadisinin enine profili tabansız denilebilecek bir görünüme sahiptir (Şekil-1/C).Akarsuyun geniş tabanlı vadi bölümünde yağışların azaldığı ve suların çekildiği zamanlarda akarsu yatağında ırmak adaları oluşur. Akarsu zaman zaman sel baskınlarına ve heyelan olaylarına sebebiyet vermektedir. Yakın zamanda yaşanan ve 47 kişinin yaşamını yitirmesine sebeb olan 1998-Köprübaşı/Beşköy heyelenı-seli halkın hafızasında diğer olaylara göre daha fazla yer edinmiştir.Sürmene’nin ikinci önemli akarsuyu Küçükdere’dir. Kaynağını Madur tepesinin kuzey yamacından alır ve Küçükdere havzası boyunca akarak Sürmene ilçe merkezinin 2,5-3 km kadar batısından denize dökülür. Akarsu Armutlu köyü ve aşağılarından itibaren Sürmene ile Araklı sınırını oluşturur. Denize döküldüğü yerden Küçükdere Nahiyesi yerleşimine kadar olansahada vadisinin enine profili geniş tabanlı vadi görünümündedir (Şekil-1/D). Bu saha akarsuyun aşındırıp taşıdığı malzemeleri biriktirmesiyle oluşmuştur. Kuaterner yaşlı bu alüvyon saha verimli topraklarasahiptir ve burada fındık yetiştirilmektedir. Küçükdere yerleşiminden yukarı doğru vadi darlaşır ve tabansız vadi görünümüne bürünür (Şekil-1/C). Küçükdere havzasının yukarı kısmını Yazıoba ve Oylum yerleşmelerinin bulunduğu dağlık saha oluşturur. Havzayı çevreleyen yamaçlardan akan yan kollar ana akarsuya dar açılı biçimde birleşirler. Bu akarsuyun da geniş tabanlı yatağında daha önce belirtilen nedenlerle ırmak adası oluşur. Bazı özelliklerinden genel olarak bahsettiğimiz bu iki akarsu kaynak sahaları ve havzalara düşen yağmur yağışları haricinde büyük ölçüde kar erimelerinden beslenirler. Bundan dolayı da bu akarsuların rejim tipi için karlı-yağmurlu akarsu rejimi tipinden bahsedebiliriz. Akarsuların rejimleri düzenli ve iki etmenlidir. Birinci etmen kar erimeleri, ikinci etmen ise yağmur yağışlarıdır. Yıl boyunca debilerindeki alçalma ve yükselme hareketleri birbirini takip eder. Kar erime döneminde kar suları ve bu dönemdeki yağmur yağışlarıyla debilerinde artış yaşanır.Yazın yağışların azaldığı ve sıcaklıkların arttğı Temmuz-Ağustos döneminde debilerinde düşme gerçekleşir. Sonbahar yağışlarının etkili olduğu Eylül-Kasım arasında ise debi değerlerinde artma, yağışların kar olarak düştüğü Ocak-Mart arası dönemde ise azalma görülür. Sürmene’de bu iki akarsu dışında bulunan küçük akarsular doğudan batıya doğru şunlardır: Yazlık, Çamburnu, Gökçesu, Kaban, Kastel, Balıklı, Yalı Musalı, Soğuksu, Orta Mahalle, Çamlıca, Zeytinli ve Petekli dereleridir. Sürmene ilçe merkezinde sıcaklığı 17° C olan maden suyu bulunmaktadır. Sürmene de doğal ve yapay göl bulunmamaktadır. Ancak Madur tepesinin zirvesinde bulunan çukurlukta, (burasının sirk çukuru olması ihtimali kuvvetlidir) güçlü ve sürekli yağışların etkili olduğu zamanda yağmur suları birikerek geçici göl oluşturmaktadır. Genel olarak bütün Karadeniz kıyılarında, özel olarak da Sürmene ve çevre kıyılarda en büyük hidrografik unsur kuşkusuz, hamsisiyle meşhur Karadeniz’dir. Sürmene’yi kuzeyden çeviren Karadeniz kıyının şekillenmesinde, iklim, toprak, bitki örtüsü gibi konularda çok etkili bir rol oynamaktadır. Bulunduğu konum itibariyle Karadeniz bir iç deniz niteliğindedir. Yüzölçümü Azak Denizi dahil 459 064 km²’dir. Tuzluluk oranı ortalama %18 civarındadır. Ortalama derinliği 1200m, en derin yeri 2245m’dir (Harita-4). Orta iklim kuşağında yer alan Karadeniz yazın subtropikal Akdeniz iklimine dahil olmakta, kışın ise büyük oranda Doğu Avrupa kontinental ikliminin etkisi altındadır. Yaz mevsiminde yüzey sularının sıcaklığı 20-26° C, Şubat ve Mart döneminde ise 7-7,5° C dolaylarındadır. Karadeniz’de 200 m derinlikten sonra oksijen tamamen kaybolmakta ve yerine kükürtlü hidrojen gazı almaktadır. Bunun nedeni ise şudur: Günümüzden 3000 yıl kadar önce Karadeniz, son buzul döneminin sona ermesinden sonra deniz seviyelerinin yükselmesi netiçesinde Akdeniz’le bağlatı kurmuş ve oradan gelen tuzlı sularla karışmış ve tuzlu su ortamına geçmiştir. Karadeniz’in daha önce tatlı su ortamında yaşayan canlıları bu tuzlu su ortamında yaşayamayıp ölmüşlerdir. Ölen bu canlıların bedenlerinin ayrışmaları ile Karadeniz’de belirtilen bu derinliğin altında kükürtlü hidrojen gazı oluşmuştur. Karadeniz’de bundan dolayı 200 m derinlikten sonra canlı hayatına rastlanılmamaktadır. Yine bundan dolayıdır ki balık sürüleri bu derinliğe kadar olan yerlerde yaşamaktadır ve Karadeniz halkının bir kısmının önemli geçim kaynağı durumundadır.

7-Sürmene’nin Toprak Özellikleri
Sürmene Karadeniz iklim kuşağında bulunduğundan sahada ve çevresinde yıkanmış asitli topraklar bulunur. Bol yağış nedeniyle toprak yıkanmış ve içindeki gerekli minerallerden arınmıştır. Bundan dolayı tarım yapılan arazilerdeki topraklar her yıl doğal ve suni gübrelele desteklenir. Toprak verimi açosından hiç şüphesiz doğal gübre daha yararlıdır. Kıyı kesimlerde yağış iç bölgeleden daha fazla olduğundan buralarda fazla yıkanmış podzolik topraklar oluşmuştur. Bunların pH dereceleri çok düşüktür. Podzolik topraklar sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklar ve kahverengi podzolik topraklar olarak iki grupta yer alırlar. Sarımsı-kırmızımsı topraklar kıyı kesiminin tamamında ve Manahoz deresi boyunca görülürler. Yağış bol olduğundan bitki gelişimi üst düzeydedir ve toprak yüzeyi her zaman yeşil bir bitki örtüsü ile kaplıdır. Topraklar çoğunlukla sığ şekildedir. Toprakların üzerinde oluştuğu anakaya Tersiyere ait Eosen kum, kil ve çakıllardan ibaret tortul karakterli depolardan oluşur. Volkanik kökenli kayalar üzerinde meydana gelmiş genel olarak koyu renkli sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklarda göze çarpar. 800-1000 m’den yukarı kesimlerde kahverengi podzolik topraklar görülür. Üzerinde oluştukları anakaya Üst Kretase volkanik fasiyes olan püskürük kütlelerdir. Engebeli dağlık araziler üzerinde meydana gelen bu toprakların büyük çoğunluğu sığ bir şekildedir. Bünyeleri killi tın ile kumlu tın arasında değişir. Serbest kireç pek bulunmaz. pH dereceleri 5,5-6,0 arasında seyreder. Organik madde miktarı genelde yeterlidir. Doğal gübre ile yapılan destekleme bunda çok önemlidir. Yıkanmanın etkisiyle özellikle de tarım yapılan topraklarda azot ve fosfor eksikliği görülür. Bu eksiklik her yıl yapılan gübreleme ile giderilmeye çalışılır. Potas minerali toprakta yeter durumdadır. Akarsu yataklarında özellikle de akarsuların denize döküldükleri yerlerde alüvyon topraklar görülür. Manahoz deresinin Muratlı köyü aşağısından denize döküldüğü yere kadar vadisi geniş tabanlıdır ve içinde yüksek dağlık sahadan aşındırıp getirdiği alüvyal malzemelerden oluşan topraklar bulunur. Yine Küçükdere akarsuyunun küçükdere yerleşiminden denize döküldüğü yere kadar vadisi geniş tabanlıdır. Burada alüvyal malzemelerden oluşmuş verimli tarım toprakları yer alır. Bu topraklar taşınmış oluşum yerleri bakımından taşınmış topraklar grubuna girer. Daha önce bahsettiğimiz sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklar ile kahverengi podzolik topraklar yerli topraklar grubundadır.

8-Sürmene’nin Bitki Örtüsü Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Karadeniz bölgesi ülkemizin bitki örtüsü, özellikle de çeşitli özellikteki orman ve ormanlara katılan ağaç ve çalı türleri bakımından en zengin bölgesidir. Ülkemizde bulunan 12 binin üzerindeki bitki türünün yarısı bu bölgededir. Bu bölgedeki bitkiler çoğunlukla Avrupa-Sibirya Flora bölgesine aittir. Ekolojik açıdan ise Karadeniz Bitki Coğrafyası bölgesine girer. Sürmene ve çevre sahalarda iklimden dolayı gür bir bitki örtüsü gelişmiştir. Sıcaklığın ve daha pek çok iklim elemanı değerlerinin kıyıdan iç ve yüksek kesimlere doğru değişmesi belirtilen sahalar arasında bitki örtüsü bakımından bazı farklılıkların ortaya çıkmasına sebeb olmuştur. Kıyıdan 800 m yüksekliğe kadar geniş yapraklı ağaçlar egemen durumdadır. Bu bitki örtüsü kuşağını kızılağaç, kestane, gürgen ve kavak gibi orman ağacı bitkileri oluşturur. Nemi çok seven ve hızlı büyüyen kızılağaç kıyı şeridinin vadi boylarında daha çok olmakla beraber hemen her tarafta görülür. Vadi boylarında orman üst sınırına kadar devam eder. Kestane toplu halde 500-600 m yüksekliklerde bulunur. 500 m yükseltiye kadar olan alanlarda endüstri bitkisi olan çay ve fındık görülür. Bunların dışında elma, armut, erik, kiraz, üzüm, incir, limon, mandalina ve portakal da mevcuttur. Geniş yapraklı ağaç kuşağının sınırı olan 800 m’lerden 1600 m’lere kadar karışık yapraklı ağaç kuşağı görülür. Bu kuşakta geniş yapraklı ağaçlarla beraber iğne yapraklı olan ağaçlardan ladin ve köknar yer alır. İlçenin doğusunda Çamburnu yöresinde kıyıdan itibaren sarıçam ormanı başlar ve tam tepeye kadar devam eder. Sürmene ve çevresinde şartlar elverişli olduğundan ormanaltı bitki örtüsü gelişmiştir. Başlıca ormanaltı bitki örtüleri ormangülü, ayı üzümü, defne, yaban fındığı, sarmaşık, yabani asma, gomar ağacı, cifin, cifne ve şimşirdir. Ormanın bütünüyle tahrip edildiği yerlerde ormanaltı bitki örtüsü çok gelişmiş ve adeta yavru orman durumundadır. 1500-1600 m’lerden sonra yayla sahaları bulunur. Bu sahaların en önemli bitki örtüsü alpin dağ çayırlarıdır. Bu çayırlar yaylalarda hayvanların başlıca besin kaynağıdır. Buralar yazın mera-otlak olarak kullanılar. Bu dağlık sahalardaki vadilerin tabanlarında çok sık çam ormanları görülür.

Sürmene dünya üzerinde kuzey yarım kürenin doğu yarısında, dünyanın kuzeydoğusunda bulunan Anadolu yarımadasının Karadeniz bölgesinin doğu Karadeniz bölümünde 40° 07´ doğu boylamı ve 40° 52´ kıuzey enlemi üzerinde yer alır. Doğusunda Of , batısında Araklı, güneyinde Köprübaşı ve Gümüşhane ili, güneydoğusunda Dernekpazarı, kuzeyinde Karadeniz bulunur. Sürmene’nin yüzölçümü 226 km²’dir. Sürmene’nin genel nüfusu 42 256’dır. Sürmene mülki idari yönetim bakımından Trabzon iline bağlı olup ilçe düzeyindedir (Harita-1, Resim-1).

 

 

2-Sürmene’nin Jeolojik Özellikleri

Sürmene Doğu Karadeniz kıyı kuşağında yer alır. İçinde bulunduğu Doğu Karadeniz arazisi genel olarak 3. zaman (Tersiyer) arazisidir. Tersiyerde bu sahada yer alan Tetis denizinin (jeosenklinal) tabanında biriken tortul malzemeler, bu zamanda yaşanan Alp orojenik hareketleri etkisiyle kıvrılarak su yüzeyine çıkmışlar ve bu araziyi oluşturmuşlar. Saha genel olarak bu zaman ve şekilde oluşmakla beraber sahada 1. zamana (Paleozoik) ait metamorfik kayaçlar, özellikle de mikaşişt, kuvarsit, granit-şişt vardır. Ancak arazide 3. zamana ait kayaçlar egemen durumdadır. Akarsuların denize döküldükleri yerlerde ise 4. zamana (Kuaterner)ait kayaçlar görülür. Sürmene’nin ilçe yerleşiminin kurulduğu sahada, Ormanseven beldesi ve çevresinde, Küçükdere havzasının orta kesiminin aşağısında Kızılkaya jeolojik formasyonu yer alır ve riyodasit, dasit ve proklastikleri formasyonun kayaç türünü oluşturur. Balıklı yerleşimi, Çamburnu yerleşimi, Küçükdere yerleşimi, güneyköy yerleşimi ve Oylum beldesi yerleşimi çevrelerinde Çağlayan jeolojik formasyonu görülür ve bazalt, andezit ve proklastikleri ile çamurtaşı, kumtaşı ve tüfit kayaç grupları formasyonu oluşturur. Aşağı Çavuşlu köy yerleşimi ve çevre sahalarda Kabaköy jeolojik formasyonu bulunur. Formasyonun kayaç yapısını andezit, bazalt ve proklastikleri ile kumtaşı, kumlu kireçtaşı ve tüf oluşturur. Yukarı Çavuşlu köy yerleşmesi ve çevresinde Bakırköy jeolojik formasyonu görülür. Formasyonu kumtaşı, killi kireçtaşı, marn, şeyl ve tüf kayaçları meydana getirmektedir. Küçükdere akarsuyunun aşağı kısmında ve denize döküldüğü yer ile çevre sahalarda 4. zamana ait taraçalar bulunur. Bu taraçalar bu zamanda yaşanan buzullaşmaya bağlı Karadeniz’in su seviyesinde yaşanan seviye alçalma ve yükselmeleri ile meydana gelmişlerdir. Taraçaların kayaç yapısını konglomera, kum ve kil oluşturur (Harita-2).

3-Sürmene’nin Jeomorfolojik Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Doğu Karadeniz bölümü Türkiye’nin en yüksek ve en engebeli sahalarından biridir. Bölümün çok büyük bir kısmını Doğu Karadeniz dağları adı verilen dağlık ve engebeli sahalar oluşturur. Bu sahanın dağlık, engebeli, yüksek ve fazla eğimli olmasında 3. zamanda bu dağlık sahanın oluşmasını sağlayan Alp orojenik hareketleri ve onun sonrasında yaşanan orojenik ve epirojenik hareketlerin çok büyük etkisi vardır. Sürmene bu dağlık sahanın Karadeniz ile birleştiği kıyı kuşağında yer alır. Sürmene merkez yerleşiminin denizden yüksekliği 5-6 m kadardır. Genel olarak Karadeniz kıyıları, özel olarak da Sürmene ve çevre kıyıları boyuna kıyı tipine sahiptir. Bunda hemen arka sahada denize paralel olark uzanan Doğu Karadeniz dağlık kütlesi etkilidir. Kıyıda girinti ve çıkıntı çok azdır. Çıkıntılar güneydeki dağların etek uzantıları, girintiler ise akarsu ağızlarıdır. Kıyıda en önemli çıkıntı ilçe merkezinin 500 m batısındaki Karacehennem mevkiidir. Ancak bu çıkıntı alanı beşeri müdahalelerle yapılan sahil dolgu çalışmaları nedeniyle günümüzde ortadan kalkmıştır. Denizin karaya girinti yaptığı en önemli yerler ise ilçe merkezinin hemen batı sındaki Köprübaşı deresi ağzı ve ilçenin Araklı ile batı sınırının bir kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyunun denize döküldüğü geniş kesimdir. Kıyıda kıyı ovası yoktur. Bunda şelf alanının darlığı ve akarsuların geniş alanlı birikim yapacak kadar aşınım malzemesi taşımaması etkilidir. Çünkü akarsuların boyu kısadır. Ancak Köprübaşı ve Küçükdere akarsularının denize döküldükleri yerlerde kuaterner yaşlı küçük alanlı alüvyal depolar bulunur. İlçe merkezinin bulunduğu saha beşeri müdahalelerle oluşturulmuş dolgu sahasıdır. Bu sahanın hemen arkasından itibaren dağların etekleri başlar ve yükselti de buna bağlı olarak kademeli bir şekilde kuzeyden güneye doğru artar. Yükselti ilçe sınırları içinde ve Gümüşhane ili sınırı yakınında bulun Madur Tepesi (2742 m) ve güneye devamında Soğanlı Dağları (3193 m) ile en yüksek değere ulaşır. İlçe merkezi içinde en önemli yükselti 865 m ile Zarha Tepesi’nin (İstalya) Atmaca Düzü denilen yeri ve güneydeki Koçalak dağıdır. Kıyıdan iç kesimlere doğru dağlık, tepelik alanlarla bunları derince yarmış olan akarsuların vadileri görülür. Akarsu vadileri arasındaki sırtlar en önemli yüzey şekillerini oluşturur. İlçenin Araklı ile batı sınırının bir kısmını oluşturan Küçükdere akarsuyu ile ilçe merkezinin hemen batı yanında denize dökülen Köprübaşı deresi vadileri arasında bulunan ve iç kesimlerde Sürmene ile Köprübaşının sınırını oluşturan bu sırtlar önemli yüksek sahalardır. Bunlar kuzeyden güneye doğru artan yükseltileri ile sıra halinde Yeniyol Tepesi, Zernova, Ayluka, Mercan ve Kangel tepeleri ile Harman Kayaları diye bilinen sahalardır. Ayrıca Küçükdere havzasında ve ilçenin batısında bulunan ve Gelin Taşları denilen saha da önemli yüksek yerlerdendir. İlçenin doğu tarafında yer alan Balıklı ve Çamburnu kıyılarında dağlar hemen kıyıdan başlar ve kısa mesafelerde önemli yükseltilere ulaşırlar (Harita-3).

4- Sürmene’de Kütle Hareketleri ve Sel Olayları
Sürmene heyelan ve sel olaylarının Türkiye’de en çok yaşandığı Doğu Karadeniz Bölümünde yer alır. Bu bölgede sel ve heyelan olaylarının sık bir şekilde yaşanmasında bölgenin sahip olduğu iklim, toprak, bitki örtüsü ve jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri önemli etkiye sahiptir. Sahada heyelan ve sel olaylarının ilkbahar sonları ve yaz başları ile sonbahar dçnemlerinde meydana gelmesi bu olaylar üzerinde iklimin çok önemli etkileri olduğunu göstermektedir. Çünkü ilkbahar sonları ve yaz başları sıcaklıkların artmasıyla kar erimelerinin hızlandığı ve kış aylarında bu sahalarda başlayan cephe hareketlerinin ve yağışlarının devam ettiği dönemdir. Sonbahar mevsimi ise bu sahada yağışların en fazla düştüğü dönemdir. Halk arasında bu yağışlara “Güz Yağmuırları” adı verilir. Bu bölge topraklarının ince unsurlu (kil, mil gibi) malzemelerden oluşmuş olması sahada heyelanların yaşanmasında etkilidir. Bu tür toprakların gözenek boyutları küçüktür. Ayrıca bu tür topraklar bünyelerinde su tutabilmektedir. Toprak yağış ve kar erimesi nedeniyle bünyesine su alarak suya doygun hale gelir. Su alarak şişen toprak taneleri zaten küçük boyutlu olan gözenekleri kapatır ve yeraltına su sızmasını önleyerek suyun yüzeysel akış yapmasına neden olur. Yağışların devamında suya doygun olan zemin fazla suyu bünyesinde tutamayarak kendi ağırlığı ve yer çekimi etkisiyle eğim aşağı kayma hareketiyle heyelan yaşanmasına neden olur. Heyelan oluşumunda sahanın yüksek değerde eğime sahip olması da etkilidir. Fazla eğimli arazilerde yer çekiminin de etkisiyle toprak kütleleri daha rahat ve hızlı bir şekilde kayma hareketi yapabilmektedir. Heyelan sahalarında uzun ve geniş köklü bitkilerin olmaması toprak kütlelerinin daha rahat hareket etmesine neden olmaktadır. Heyelan sahalarının çay bahçeleri ve çayırlık gibi araziler olması bunun kanıtıdır. Araziyi oluşturan kayaç tabakalarının eğime paralel bir şekilde uzanması heyelanı artırıcı bir özelliktir. Ancak tabakaların eğime dik bir şekilde uzanması kütlelerin hareketini zorlaştırır ve heyelan olasılığını azaltır. Ayrıca araziyi oluşturan unsurların denge açılarının herhangi bir nedenle aşılması durumlarında heyelanlar meydana gelebilir. Bu nedenlerden bir tanesi karayolu yapımında dirençli kayalardan oluşan sahalarda kayaları parçalamada patlayıcı madde kullanılmasıdır. Patlama sonucunda arazide meydana gelen sarsıntı ile arazinin dengesi bozulmakta ve kaymalar yaşanmaktadır. Nitekim Küçükdere havzasında Küçükdere nahiyesi yerleşiminin hemen yukarısında (güney) yol genişleme çalışmalarında dinamit patlayıcısı kullanıldığı için arazinin dengesi bozulmuş ve sahada kaymalar görülmüştür.Tabii bunda sahanın tabakalarının uzanış doğrultusu ve sahip olduğu eğiminde önemli etkileri vardır. Aşırı ve sürekli yağışların etkili olduğu zamanlarda dar olan dere yatakları fazla suyu içinde barındıramamaktadır ve fazla su yataktan taşmaktadır. Bu şekilde oluşan sel-taşkın olaylarıyla çevre alçak yerler ve yerleşimler su baskınlarına maruz kalmakta ve zarar görmektedir. Nitekim 1 temmuz 2006 tarihinde Sürmene ve çevre sahalarda etkili olan sağanak yağışlar sonucunda Sürmene’de Zarha deresinin taşmasıyla Zarha mevkii sel sularının altında kalıp zarar görmüştür. Bölgede 5-7 Temmuz 1929 tarihinde 40 saat süre ile yağan yağmurlar Of, Sürmene ve Çaykara’da sellere neden olmuştur. Bu sel sonucunda 146 kişi hayatını kaybetmiştir. Hafızalarda halen canlılığını koruyan 1998-Beşköy heyelanı-seli bölgede yaşanan büyük afetlerden biridir. Bu sel sonucunda 47 kişi yaşamını kaybetti.

5-Sürmene’nin İklim Özellikleri
Sürmene’nin bulunduğu saha Karadeniz ikliminin etkili olduğu Doğu Karadeniz bölümüdür. Karadeniz iklimi genel olarak bol yağışlı, ılıman bir iklim karakterine sahiptir. Bütün mevsimlerde etkili olduğu sahaya yağış düşer. Ancak en fazla yağış Sonbahar mevsiminde düşer. Yıllık ve günlük sıcaklık farkları çok azdır. Sürmene’de meteoroloji istasyonu bulunmadığından iklim değerleri için kesin rakamlar belirtilemez. Ancak bazı durumlardan yararlanmak suretiyle iklim değerleri için yaklaşık rakamlar belirtilebilir. Sürmene’de çay, fındık ve turunçgil tarımı yapılmaktadır. Bu bitkilerin iklim istekleri şu şekildedir: Çay tarımı yapılan sahalarda aylık ortalama sıcaklık 20-30° C arasında olmalıdır. Bu bölgelerde düşük sıcaklık 5° C’ın üstünde olmalıdır. Çay tarımı için yıllık yağışın asgari 1500-1600 mm civarında ve mevsimlere dengeli dağılması gerekmektedir. Yine çay bitkisi bağıl nemi yüksek havayı sever. Fındık tarımı için yıllık ortalama sıcaklığın 13-16° C arasında olması gerekir. Fındık için en düşük sıcaklığın -5° C’nin altına düşmemesi, en yüksek sıcaklığın ise 37° C’nin üstüne çıkmaması gerekmektedir. Yıllık yağış miktarının 800 mm’nin üzerinde olması ve mevsimlere dengeli dağılması gerekir. Olgunlaşma devresi olan Haziran-Temmuz döneminde bağıl nemin %60’ın altına düşmemesi gerekir. Turunçgil tarımında ağaçların büyüyebilmesi için sıcaklığın 13° C ve civarında, yağışın 1200 mm civarında olması gereklidir. Bunlarla beraber Sürmene Trabzon-Rize arasında en fazla yağış alan Of ile yaklaşık aynı coğrafi konum ve arazi özelliklerine sahiptir. Belirttiğimiz bu hususların ışığı altında Sürmene’nin iklim değerleri için yaklaşık olarak şu rakamları verebiliriz: Sürmene’de ortalama yıllık yağış 1250-1350 mm arasındadır. Bu toplam yağışın %35’e yakın bir kısmı sonbahar mevsiminde düşmektedir. Bu sahada görülen yağışlar Doğu Karadeniz dağlarının varlığı ve coğrafi durumları nedeniyle orografik (yamaç) kökenli yağışlardır. Kaynağını Karadeniz’den alan nemli hava kütleleri Doğu Karadeniz dağlarının kuzey yamaçları boyunca yükselirler. Bu yükselen nemli hava kütleleri yükselmenin etkisiyle ısı kaybeder ve soğumaya uğrarlar. Soğuma ile yoğunlaşma meydana gelir. Belirli bir yükseltiye ulaşılınca hava kütlesi içindeki yoğunlaşmış nemi taşıyamaz ve yağış olarak bırakır. Bu yağış çoğu zaman yağmur, kışın Ocak-Mart arası dönemde ise kar şeklindedir. Sürmene’de yıllık ortalama sıcaklık 14-15° C civarında seyreder. Yazın ortalama sıcaklık 21-23° C, kışın ise 9-10° C dolaylarındadır. Sürmene’de nem denizin de etkisiyle epey yüksektir. Yazın % 65-70 civarındadır. Kışın yaza göre biraz daha düşüktür. İlkbahar aylarında iç bölgelerdeki hava kütleleri kıyı dağlarının güney yamaçlarını aşıp kuzey yamaçlar boyu alçaldıklarında fön rüzgarı oluştururlar ve havada kısa süreli ısı artışına sebeb olurlar. Bu anlık ısı artışı tarım bitkilerinde bazı zamanlarda meyve verme hazırlıklarını başlatır. Ancak hemen arkasından yaşanan don olayı bitkilere büyük zarar verir. Nitekim 2004 yılı ilkbaharında fön etkisiyle fındık bitkileri ürün verme hazırlıklarına başladı. Hemen arkasından meydana gelen don olayı ile fındıklar yandı ve halk büyük zarar gördü. Sürmene’de rüzgar daha çok kuzeybatı ve kıble yönlerinden eser. Kuzeybatıdan esen rüzgarlar ile denizde dalga yüksekliği zaman zaman 1.5-2 m’yi bulur. Sürmene ülkemizin en çok yağış alan bölümünde bulunduğundan burada yılın 2/3’lük kısmında hava kapalıdır.

6-Sürmene’nin Hidrografik Özellikleri
Sürmene akarsuları havza olarak Karadeniz açık havzası içinde yer alırlar. Bu akarsular kaynaklarını Doğu Karadeniz dağlarının yüksek sahalarındaki gözelerden, kurunlardan, yeraltından çıkan kaynaklardan alırlar. Diğer beslenme kaynakları ilkbahar ve yaz başlarındaki kar erimeleri ve sahaya düşen yağışlardır.Genel olarak Doğu Karadeniz akarsuları, özel olarak da Sürmene içindeki akarsular kısa boylu, hızlı ve doğrusal akışa sahiptir. Bunda Doğu Karadeniz dağlarının hem kıyıya paralel uzanmaları, hem de hemen kıyı çizgisinden yükselmeleri ve kısa mesafede yükselti olarak yüksek değerlere ulaşmış olmaları etkilidir. Ana akarsular doğrusal uzanış gösterirken onlara bağlanan ve onları besleyen yan kollar ana kolla balık kılçığı gibi dar açılı biçimde birleşirler. Sürmene’de akım ve uzunluk bakımından iki önemli akarsu bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ilçe merkezinin hemen batı yanından denize dökülen Manahoz Deresidir. Manahoz Deresi güneydeki dağlık sahadan, Yeni Yayla ve Gezge kurunlarından doğar. Madur Tepesinin eteklerinden çıkan ve en bol suya sahip olan kolu kapar. Hazmaağa yaylasından doğan ikinci kolla Arpalı köyünde birleşerek kuzeye doğru akmaya devam eder. Doğuda Sultan Murat yamaçlarından akan Vartan deresi ile batıdan akan Vizara deresi (Coşk deresi), Egşeho deresi, Çifteköprü deresi ve Ormanseven deresini alarak Sürmene ilçe merkezinin hemen batı yanından denize dökülür. Manahoz deresinin vadisinin enine profili kıyıdan Muratlı köyü aşağılarına kadar geniş tabanlı vadi tipindedir (Şekil-1/D).Akarsuyun dağlık sahalardan aşındırıp getirdiği alüvyonları eğimin azalması ve dolayısıyla taşıma gücünün düşmesi nedeniyle belirtilen saha içinde biriktirir. Burası alüvyonla kaplı bir saha olduğundan verimli topraklara sahiptir.

Akarsuyun denize döküldüğü yerin batı yanındaki Kuaterner yaşlı alüvyal sahada Sürmenenin en çarpık yerleşimine sahip olan Kavaklık yerleşimi bulunur. Bu alan dere yatağı ile aynı seviyede olduğundan ani sağanak yağışların dereyi taşırmasıyla zaman zaman su baskınlarına uğrar. Dere yatağının doğu tarafında Sürmene organize sanayi kuruluşları yer alır. Akarsuyun Muratlı köyü ve Köprübaşı merkezinden itibaren vadisinin enine profili tabansız denilebilecek bir görünüme sahiptir (Şekil-1/C).Akarsuyun geniş tabanlı vadi bölümünde yağışların azaldığı ve suların çekildiği zamanlarda akarsu yatağında ırmak adaları oluşur. Akarsu zaman zaman sel baskınlarına ve heyelan olaylarına sebebiyet vermektedir. Yakın zamanda yaşanan ve 47 kişinin yaşamını yitirmesine sebeb olan 1998-Köprübaşı/Beşköy heyelenı-seli halkın hafızasında diğer olaylara göre daha fazla yer edinmiştir.Sürmene’nin ikinci önemli akarsuyu Küçükdere’dir. Kaynağını Madur tepesinin kuzey yamacından alır ve Küçükdere havzası boyunca akarak Sürmene ilçe merkezinin 2,5-3 km kadar batısından denize dökülür. Akarsu Armutlu köyü ve aşağılarından itibaren Sürmene ile Araklı sınırını oluşturur. Denize döküldüğü yerden Küçükdere Nahiyesi yerleşimine kadar olansahada vadisinin enine profili geniş tabanlı vadi görünümündedir (Şekil-1/D). Bu saha akarsuyun aşındırıp taşıdığı malzemeleri biriktirmesiyle oluşmuştur. Kuaterner yaşlı bu alüvyon saha verimli topraklarasahiptir ve burada fındık yetiştirilmektedir. Küçükdere yerleşiminden yukarı doğru vadi darlaşır ve tabansız vadi görünümüne bürünür (Şekil-1/C). Küçükdere havzasının yukarı kısmını Yazıoba ve Oylum yerleşmelerinin bulunduğu dağlık saha oluşturur. Havzayı çevreleyen yamaçlardan akan yan kollar ana akarsuya dar açılı biçimde birleşirler. Bu akarsuyun da geniş tabanlı yatağında daha önce belirtilen nedenlerle ırmak adası oluşur. Bazı özelliklerinden genel olarak bahsettiğimiz bu iki akarsu kaynak sahaları ve havzalara düşen yağmur yağışları haricinde büyük ölçüde kar erimelerinden beslenirler. Bundan dolayı da bu akarsuların rejim tipi için karlı-yağmurlu akarsu rejimi tipinden bahsedebiliriz. Akarsuların rejimleri düzenli ve iki etmenlidir. Birinci etmen kar erimeleri, ikinci etmen ise yağmur yağışlarıdır. Yıl boyunca debilerindeki alçalma ve yükselme hareketleri birbirini takip eder. Kar erime döneminde kar suları ve bu dönemdeki yağmur yağışlarıyla debilerinde artış yaşanır.Yazın yağışların azaldığı ve sıcaklıkların arttğı Temmuz-Ağustos döneminde debilerinde düşme gerçekleşir. Sonbahar yağışlarının etkili olduğu Eylül-Kasım arasında ise debi değerlerinde artma, yağışların kar olarak düştüğü Ocak-Mart arası dönemde ise azalma görülür. Sürmene’de bu iki akarsu dışında bulunan küçük akarsular doğudan batıya doğru şunlardır: Yazlık, Çamburnu, Gökçesu, Kaban, Kastel, Balıklı, Yalı Musalı, Soğuksu, Orta Mahalle, Çamlıca, Zeytinli ve Petekli dereleridir. Sürmene ilçe merkezinde sıcaklığı 17° C olan maden suyu bulunmaktadır. Sürmene de doğal ve yapay göl bulunmamaktadır. Ancak Madur tepesinin zirvesinde bulunan çukurlukta, (burasının sirk çukuru olması ihtimali kuvvetlidir) güçlü ve sürekli yağışların etkili olduğu zamanda yağmur suları birikerek geçici göl oluşturmaktadır. Genel olarak bütün Karadeniz kıyılarında, özel olarak da Sürmene ve çevre kıyılarda en büyük hidrografik unsur kuşkusuz, hamsisiyle meşhur Karadeniz’dir. Sürmene’yi kuzeyden çeviren Karadeniz kıyının şekillenmesinde, iklim, toprak, bitki örtüsü gibi konularda çok etkili bir rol oynamaktadır. Bulunduğu konum itibariyle Karadeniz bir iç deniz niteliğindedir. Yüzölçümü Azak Denizi dahil 459 064 km²’dir. Tuzluluk oranı ortalama %18 civarındadır. Ortalama derinliği 1200m, en derin yeri 2245m’dir (Harita-4). Orta iklim kuşağında yer alan Karadeniz yazın subtropikal Akdeniz iklimine dahil olmakta, kışın ise büyük oranda Doğu Avrupa kontinental ikliminin etkisi altındadır. Yaz mevsiminde yüzey sularının sıcaklığı 20-26° C, Şubat ve Mart döneminde ise 7-7,5° C dolaylarındadır. Karadeniz’de 200 m derinlikten sonra oksijen tamamen kaybolmakta ve yerine kükürtlü hidrojen gazı almaktadır. Bunun nedeni ise şudur: Günümüzden 3000 yıl kadar önce Karadeniz, son buzul döneminin sona ermesinden sonra deniz seviyelerinin yükselmesi netiçesinde Akdeniz’le bağlatı kurmuş ve oradan gelen tuzlı sularla karışmış ve tuzlu su ortamına geçmiştir. Karadeniz’in daha önce tatlı su ortamında yaşayan canlıları bu tuzlu su ortamında yaşayamayıp ölmüşlerdir. Ölen bu canlıların bedenlerinin ayrışmaları ile Karadeniz’de belirtilen bu derinliğin altında kükürtlü hidrojen gazı oluşmuştur. Karadeniz’de bundan dolayı 200 m derinlikten sonra canlı hayatına rastlanılmamaktadır. Yine bundan dolayıdır ki balık sürüleri bu derinliğe kadar olan yerlerde yaşamaktadır ve Karadeniz halkının bir kısmının önemli geçim kaynağı durumundadır.

7-Sürmene’nin Toprak Özellikleri
Sürmene Karadeniz iklim kuşağında bulunduğundan sahada ve çevresinde yıkanmış asitli topraklar bulunur. Bol yağış nedeniyle toprak yıkanmış ve içindeki gerekli minerallerden arınmıştır. Bundan dolayı tarım yapılan arazilerdeki topraklar her yıl doğal ve suni gübrelele desteklenir. Toprak verimi açosından hiç şüphesiz doğal gübre daha yararlıdır. Kıyı kesimlerde yağış iç bölgeleden daha fazla olduğundan buralarda fazla yıkanmış podzolik topraklar oluşmuştur. Bunların pH dereceleri çok düşüktür. Podzolik topraklar sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklar ve kahverengi podzolik topraklar olarak iki grupta yer alırlar. Sarımsı-kırmızımsı topraklar kıyı kesiminin tamamında ve Manahoz deresi boyunca görülürler. Yağış bol olduğundan bitki gelişimi üst düzeydedir ve toprak yüzeyi her zaman yeşil bir bitki örtüsü ile kaplıdır. Topraklar çoğunlukla sığ şekildedir. Toprakların üzerinde oluştuğu anakaya Tersiyere ait Eosen kum, kil ve çakıllardan ibaret tortul karakterli depolardan oluşur. Volkanik kökenli kayalar üzerinde meydana gelmiş genel olarak koyu renkli sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklarda göze çarpar. 800-1000 m’den yukarı kesimlerde kahverengi podzolik topraklar görülür. Üzerinde oluştukları anakaya Üst Kretase volkanik fasiyes olan püskürük kütlelerdir. Engebeli dağlık araziler üzerinde meydana gelen bu toprakların büyük çoğunluğu sığ bir şekildedir. Bünyeleri killi tın ile kumlu tın arasında değişir. Serbest kireç pek bulunmaz. pH dereceleri 5,5-6,0 arasında seyreder. Organik madde miktarı genelde yeterlidir. Doğal gübre ile yapılan destekleme bunda çok önemlidir. Yıkanmanın etkisiyle özellikle de tarım yapılan topraklarda azot ve fosfor eksikliği görülür. Bu eksiklik her yıl yapılan gübreleme ile giderilmeye çalışılır. Potas minerali toprakta yeter durumdadır. Akarsu yataklarında özellikle de akarsuların denize döküldükleri yerlerde alüvyon topraklar görülür. Manahoz deresinin Muratlı köyü aşağısından denize döküldüğü yere kadar vadisi geniş tabanlıdır ve içinde yüksek dağlık sahadan aşındırıp getirdiği alüvyal malzemelerden oluşan topraklar bulunur. Yine Küçükdere akarsuyunun küçükdere yerleşiminden denize döküldüğü yere kadar vadisi geniş tabanlıdır. Burada alüvyal malzemelerden oluşmuş verimli tarım toprakları yer alır. Bu topraklar taşınmış oluşum yerleri bakımından taşınmış topraklar grubuna girer. Daha önce bahsettiğimiz sarımsı-kırmızımsı podzolik topraklar ile kahverengi podzolik topraklar yerli topraklar grubundadır.

8-Sürmene’nin Bitki Örtüsü Özellikleri
Sürmene’nin içinde bulunduğu Karadeniz bölgesi ülkemizin bitki örtüsü, özellikle de çeşitli özellikteki orman ve ormanlara katılan ağaç ve çalı türleri bakımından en zengin bölgesidir. Ülkemizde bulunan 12 binin üzerindeki bitki türünün yarısı bu bölgededir. Bu bölgedeki bitkiler çoğunlukla Avrupa-Sibirya Flora bölgesine aittir. Ekolojik açıdan ise Karadeniz Bitki Coğrafyası bölgesine girer. Sürmene ve çevre sahalarda iklimden dolayı gür bir bitki örtüsü gelişmiştir. Sıcaklığın ve daha pek çok iklim elemanı değerlerinin kıyıdan iç ve yüksek kesimlere doğru değişmesi belirtilen sahalar arasında bitki örtüsü bakımından bazı farklılıkların ortaya çıkmasına sebeb olmuştur. Kıyıdan 800 m yüksekliğe kadar geniş yapraklı ağaçlar egemen durumdadır. Bu bitki örtüsü kuşağını kızılağaç, kestane, gürgen ve kavak gibi orman ağacı bitkileri oluşturur. Nemi çok seven ve hızlı büyüyen kızılağaç kıyı şeridinin vadi boylarında daha çok olmakla beraber hemen her tarafta görülür. Vadi boylarında orman üst sınırına kadar devam eder. Kestane toplu halde 500-600 m yüksekliklerde bulunur. 500 m yükseltiye kadar olan alanlarda endüstri bitkisi olan çay ve fındık görülür. Bunların dışında elma, armut, erik, kiraz, üzüm, incir, limon, mandalina ve portakal da mevcuttur. Geniş yapraklı ağaç kuşağının sınırı olan 800 m’lerden 1600 m’lere kadar karışık yapraklı ağaç kuşağı görülür. Bu kuşakta geniş yapraklı ağaçlarla beraber iğne yapraklı olan ağaçlardan ladin ve köknar yer alır. İlçenin doğusunda Çamburnu yöresinde kıyıdan itibaren sarıçam ormanı başlar ve tam tepeye kadar devam eder. Sürmene ve çevresinde şartlar elverişli olduğundan ormanaltı bitki örtüsü gelişmiştir. Başlıca ormanaltı bitki örtüleri ormangülü, ayı üzümü, defne, yaban fındığı, sarmaşık, yabani asma, gomar ağacı, cifin, cifne ve şimşirdir. Ormanın bütünüyle tahrip edildiği yerlerde ormanaltı bitki örtüsü çok gelişmiş ve adeta yavru orman durumundadır. 1500-1600 m’lerden sonra yayla sahaları bulunur. Bu sahaların en önemli bitki örtüsü alpin dağ çayırlarıdır. Bu çayırlar yaylalarda hayvanların başlıca besin kaynağıdır. Buralar yazın mera-otlak olarak kullanılar. Bu dağlık sahalardaki vadilerin tabanlarında çok sık çam ormanları görülür.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

ATALAY, İ. , MORTAN, K. , 2003, Türkiye Bölgesel Coğrafyası, İnkılap Yayınları, Genişletilmiş 2. Baskı, İSTANBUL

ATALAY, İ., 1997, Türkiye Coğrafyası, Ege Üniv. Basımevi, 5. Baskı, İZMİR

ATALAY, İ., 2001, Genel Fiziki Coğrafyası, Ege Üniv. Baımevi, 5. Baskı, İZMİR

ATALAY, İ., 1982, Türkiye Jeomorfolojisine Giriş, Ege Üniv. Sos. Bil. Fak. Yayınları, No:9, İZMİR

BİLGİN, M., YILDIRIM, Ö., 1990, Sürmene, Sürmene Belediyesi Kültür Yayınları, İSTANBUL

DOĞANAY, S., 2006, Şehir Coğrafyası Açısından Bir Araştırma: OF, Aktif Yayınevi, ERZURUM

DOĞANAY, S., 2006, “Trabzon’da Çay Tarımının Coğrafi Esasları”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:16, syf:89-111, Çizgi Kitabevi, KONYA

DOĞANAY, S., ALIM, M., ALTAŞ, N.T., 2006, “Doğu Karadeniz Bölümünde Turunçgil Tarımı”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy.15, syf:223-250, Çizgi Kitabevi, KONYA

DOĞANAY, S., 2005, “Trabzon İlinde Fındık Tarımı”, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:13, syf:233-252, Çizgi Kitabevi, KONYA

ERİNÇ, S., ERTEK, A., GÜNEYSU, C. 2000, Jeomorfoloji-1, Der Yayınları, Güncelleştirilmiş 5. Basım, İSTANBUL

ERİNÇ, S. 1996, Klimatoloji ve Metodları, Alfa B.Y.D.,Genişletilmiş 4. Baskı, İSTANBUL

TRABZON BELEDİYESİ, 1997, Trabzon, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları, TRABZON

M.T.A., 1998, 1:100 000 Ölçekli Açınsama Nitelikli Türkiye Jeoloji Haritaları No:59 Trabzon-C30 ve D30 Paftaları, Jeoloji Etütleri Dairesi, ANKARA

YILMAZ, B.S., (ve Diğerleri), 1997, Trabzon İlinin Çevre Jeolojisi ve Doğal Kaynakları, M.T.A. ANKARA

YALÇINALP, B., 1994, Sürmene (Trabzon) Yöresi Bazaltlarının Jeolojik Yerleşimi ve Jeokimyası, Türkiye Jeoloji Bülteni, çilt:37, sy:2, syf:65-71

ZAMAN, M., 2004, “Türkiye’de Fındık Bahçelerinin Coğrafi Dağılışı ve Üretimi “, Doğu Coğrafya Dergisi, sy:11, syf:49-92, Çizgi Kitabevi, KONYA

http// www.surmene.gov.tr

http// www.surmenem.com.tr

http// www.trabzon.gov.tr

http://www.surmene.bel.tr

 
 
 
webista.net
AYGÜN
 
 
Etiket Bulutu
ayvadereliler zuvas yaylasi arkuri işistiyorum arakliarakli aholi arakli-tv koyunculumahallesi arakli- çenesuyupendik aygüntesisat araklihaber aho tv arakli da kullanılan yöresel deyimler ayvadere köyü sosyal ve yardımlaşma derneği musafir defteri e-devlet linkleri kaşıkçı araklı ayvadere köyü aho video tarih arakli belediyesi sutesisatci ahopeyniri ahoköyü sürmeneahopeyniri arakli tilki beli mesire yeri trabzonspor digitürkpendik arakli aho peyniri su tesisatı hakkında araklı spor araklı mahalli idareler mehmet aygün haydikaradenize sıhhı tesisat malzemeleri lavoba klozet takımları laz lazca musluklar pissu malzemeleri su haberleri aholu ürün listemiz mansurelsabah bambumobilya doğalgaz tesisati trafikmagandasi mansurelsabah söyleşi antenlere sarı kurdele radyonun içindeki adam mansur neşriyat rumeli kavağı resimleri türkiye cumhuriyeti milliyet gazetesi mse son kitabı isistiyorum trabzonspor tulum video videosu volkan konak yayla yusuf cemal keskin zonguldak çaycuma çaykara çorum ünlüler şarkı sözü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol